(Karanlığın içinde kalmak)
Umutsuzluk, yalnızca bir duygu hali değildir; bireyin varoluşunu, kendilik algısını ve dünya ile kurduğu bağları kökten etkileyen, zaman zaman sessiz ama sarsıcı bir içsel süreçtir. Psikanalitik kuram, bu karanlığı anlamlandırmaya çalışırken yüzeyin altında işleyen daha derin dinamiklere odaklanır: bastırılmış arzular, içselleştirilmiş nesneler, çatışmalı benlik temsilleri ve özellikle de nesne ilişkileriyle biçimlenmiş bir iç dünya.
Freud’a göre (1920/2000), melankoli — ki bugün depresyon ya da umutsuzlukla sıkça örtüşen bir klinik tabloyu karşılar — kaybın bilinçdışı bir şekilde içselleştirilmesiyle ortaya çıkar. Birey kaybettiği nesneyi ego’suna alır ve böylece bir nesneye duyulan öfke, bireyin kendi benliğine yönelir. Bu içselleştirilmiş saldırganlık ise benlik değersizliğini, suçluluğu ve nihayetinde umutsuzluğu doğurur. Freud’un “yas ve melankoli” ayrımı, burada belirleyicidir: yas süreci gerçekçi ve geçiciyken, melankoli (ve dolayısıyla umutsuzluk) egonun kalıcı bir yaralanmasıdır.
Melanie Klein (1940/1991), umutsuzluğu daha erken dönem gelişimsel süreçlerle ilişkilendirir. Özellikle “depresif konum” olarak adlandırdığı gelişim aşamasında, bebek hem iyi hem de kötü nesnelerin aynı figürde birleştiğini fark eder. Bu farkındalık, nesneye zarar verdiğine dair suçluluk ve onu onarma arzusunu doğurur. Ancak onarım mümkün olmadığında, birey bu konumda sıkışıp kalabilir; kendilik ve nesne temsilleri kırılganlaşır. Umutsuzluk, burada öznenin sevdiği nesneyi sonsuza kadar kaybettiği hissiyle derinleşir.
Bowlby’nin bağlanma kuramı (1969/1982) ise daha modern bir psikanalitik çerçevede umutsuzluğu açıklamaya çalışır. Erken dönem bağlanma figürleriyle kurulan güvenli ya da güvensiz ilişkiler, bireyin ilerleyen yaşantısındaki duygusal regülasyonunu, kayıplarla baş etme becerisini ve umut duygusunu doğrudan etkiler. Güvensiz bağlanma yaşayan bireyler, ayrılık ya da terk edilme deneyimleri karşısında daha yoğun bir umutsuzluk yaşayabilir; çünkü yeniden bağlanabileceklerine dair bir içsel model geliştirememişlerdir.
Jacques Lacan’a göre ise umutsuzluk, arzunun yapısal olarak tatmin edilemez olmasıyla da ilişkilidir. Özne, Öteki’nin arzusuna göre konumlandığında ve kendi arzusu bu eksende şekillendiğinde, sürekli bir eksiklik hissiyle karşı karşıya kalır (Lacan, 1977). Bu eksiklik, bazen yaratıcı bir alan açarken, bazen de bireyin hiçliğe saplanmasına yol açabilir. Umutsuzluk burada arzunun nesnesine hiçbir zaman ulaşamayacağını sezmenin ürünü olarak belirir.
Tüm bu kuramsal çerçeveler, umutsuzluğu yalnızca bir duygu olarak değil, kişinin kendilik organizasyonuna, diğerleriyle ilişkisine ve geçmiş yaşantılarından miras aldığı içsel temsillere bağlı bir yapı olarak anlamamıza yardımcı olur. Umutsuzluk, çoğu zaman çözümsüzlüğün değil, çözüme giden yolun da habercisi olabilir. Çünkü psikanalitik düşünce, kişinin iç çatışmalarıyla yüzleşmesini, bastırılmış duyguların fark edilmesini ve tekrar eden döngülerin anlamlandırılmasını mümkün kılar.
Gündelik yaşamda birçoğumuzun zihninde sessizce yankılanan “neden bu kadar tükenmiş hissediyorum?”, “bir daha iyi hissedebilecek miyim?”, “her şeyin anlamı ne?” gibi sorular, çoğu zaman bilinçdışı süreçlerin sahneye çıktığı anlardır. Online psikolojik destek arayışları, bu sessiz çığlıkların görünür hale geldiği, yardım istemenin dijitalleştirilmiş hali olabilir. “Online psikolog” aramaları yalnızca bir hizmetin değil, aynı zamanda bireyin içsel umutsuzluğuyla baş etme çabasının modern bir ifadesidir.
Dolayısıyla umutsuzluk, bastırılacak değil, anlamlandırılacak bir çağrıdır. Psikanalitik kuram, bu çağrının dilini çözmeye çalışır. Her umutsuzluk, aslında bir anlatı taşır; bazen çocuklukta yarım kalmış bir bağlanmayı, bazen de dile gelmemiş bir kaybı. Ve belki de en önemlisi, bu anlatı duyuldukça dönüşme potansiyeline sahiptir.
Psikolog Baran ŞEKER
Esinlenilen Kaynaklar:
Bowlby, J. (1982). Attachment and Loss, Vol. 1: Attachment (2nd ed.). New York: Basic Books. (Original work published 1969)
Freud, S. (2000). Mourning and Melancholia. In J. Strachey (Ed. & Trans.), The Standard Edition of the Complete Psychological Works of Sigmund Freud (Vol. 14, pp. 243–258). London: Vintage. (Original work published 1920)
Klein, M. (1991). Love, Guilt and Reparation and Other Works, 1921–1945. London: Vintage. (Original work published 1940)
Lacan, J. (1977). Écrits: A Selection (A. Sheridan, Trans.). New York: Norton.